HAYBER KALESİ VE FEDEK ARAZİSİ

HAYBER KALESİ VE SAVAŞI:
Medine’nin 184 km kuzeyinde. Hayber’de 20 bin muharib, 8( veya 7)  müstahkem kale ve mancınıklar vardı.Peygamberimizin hanımı Safiyye, bu kavimdendi.Hayberliler, Mekke müşrikleriyle müttefikti. Hazret-i Peygamber, bu devamlı tehlikeden kurtulmak için 7. Hicrî senede Hudeybiye Anlaşması ile arka cepheyi emniyet altına alıp Hayber’e yürüdü.Al-Harith (Haris) ve Marhab kılıçtan geçirildi
Anlaşma:
1) Kalede çarpışmaya katılmış bulunan Yahudilerin kanları dökülmeyecek.
2) Hayber'den çocuklarıyla birlikte çıkıp gitmelerine müsaade edilecek.
3) Beraberlerinde bir hayvan yükünden başka bir şey götürmeyecekler.
4) Bunun dışında, gerek menkul ve gerekse gayrımenkul bütün mallar, yay, miğfer, at, cübbe, zırh, gömlek gibi silahlar ve üzerlerindeki elbiselerinden başka bütün elbise ve kumaşlar Resûlullah'a bırakılacak.
5) Resûlullah aleyhisselama bırakılması gereken herhangi bir şey, ne surette olursa olsun, gizlenmeyecek, gizleyenler ise, Allah ve Resûlü'nün amân ve himâye taahhüdünün haricinde kalacaklar.

Bu şartlar çerçevesinde anlaşmaya varılıp sulh yapıldıktan sonra, Yahudiler Hayber'den çıkmak üzere hazırlandılar. Bu sırada Peygamber Efendimize "Biz mal mülk sahipleriyiz. Mülk bakımı ve işletmesini senden daha iyi bilir ve başarırız, bırak bizi Hayber topraklarında kalalım" diye bir teklif getirdiler.

Resûl-i Ekrem Efendimiz ve Sahabîler burada duracak durumda değillerdi. Bakıp gözetmeye de müsâit bulunmuyorlardı. Bu sebeple Peygamber Efendimiz, Hayberlilerin tekliflerini müsbet karşıladı ve Hayber mahsûllerinin yarı yarıya bölüştürülmesi şartı ile onların tekrar yurtlarında kalmasına müsaade etti. Ancak bu anlaşma, istendiği zaman Peygamber Efendimiz tarafından ortadan kaldırılabilecekti. Böylece Yahudiler, İslâm devleti ile ziraî bir işletmede ortaklık akdetmiş gibi, işledikleri araziden yarı nisbetinde bir hisse vereceklerdi.
Peygamber savaştan sonra iki üç gün daha Hayber'de kaldı.

Resûl-i Ekrem Efendimiz, her sene mahsûl zamanı Abdullah bin Revâha Hazretlerini Hayber'e gönderirdi. Hazreti Abdullah, mahsûlatı yarı yarıya ayırır, sonra da onları istediğini almada serbest bırakırdı. Bu âdilane muamele karşısında Yahudiler "Yer ve gök, bu adalet sayesinde ayakta duruyor" demekten kendilerini alamazlardı.
Hayber’den sonra Yahudilerin yaşadığı Vâdi’l-Kurâ ve Fedek de teslim oldu. Bilahare Yemen ve Umman’da yaşayan Yahudiler bir mukavemet göstermeksizin İslâm hâkimiyetine girdi.

Şehitler:
Müslümanlar: 20 şehit verdi     Yahudiler:93 kişi öldü
Mahmud b. Mesle­me... Sıcaklıktan ve şiddetli çarpışmadan gelen yorgunlukla bitkin bir hal­de Natat Kalesi di­binde gölgelenirken, yukarıdan Yahudiler tarafından atılan bir taşla başından ağır yara aldı ve üç gün sonra da şehâdet mertebesine erdi.

Amir b. Ekva ile Hayberlilerin meşhur kahramanlarından olan Merhab, karşı karşıya geldiler. Birbirlerine kılıç sallamaya başladılar. Amir, Merhab’ın bacağına şiddetli bir darbe indirdiği zaman, kılıcının ağzı, ken­disine yönelip bacağının orta damarını kesiverdi. Yaralı halde İslam ordu­gâ­hına getirildi. Orada, yaranın tesiriyle şehit olarak vefat etti.

Yesar: Hayber Yahudilerinden Âmir’in, Yesar adını taşıyan Ha­beşli kölesi :Orada Müslüman oldu ve o savaşta şehit oldu.


ÖNEMİ : Hayber'in fethi ile Şam ticaret yolunun kontrolü Müslümanların eline geçmiş ve güvenliği sağlanmıştır.
Not:
*Hayber'de ölen babası ve akrabalarının intikamını almak isteyen Zeynep (Haris'in kızı) peygambere verdiği ziyafette zehirli koyun eti kullanmış.peygamber bu etten yememiş fakat Bişr ibni Bera isimli sahabi bu etten öldüğü için ,Zeynep de kısas edilmiştir.

*Hz. Safiyye esirler arasındaydı ve Müslüman olup peygamberle evlendi.

*Hz. Ömer zamanında Hayber Yahudileri Şam'a sürülmüş ,toprakları da peygamberin taksim etiği şekliyle Müslümanlara dağıtılmıştır.

* Devs kabilesi Reisi Şâir Tufeyl b. Amr, Hicret’ten önce, Mekke’de Peygam­ber Efendimizle görüşüp Müslüman olmuştu. O zamandan beri de kabilesini İslamiyete davet edip durmuştu.
Tufeyl b. Amr, bu sefer kabilesinden dört yüz kadar Müs­lü­manla Hic­ret’in 7. senesinde Medine’ye geldi. Peygamber Efendimizin Hay­ber’e gittiğini haber alınca da, Hayber’e gelip İslam ordusuna katıldılar, Yahudilere karşı savaş aç­tılar.
Gelen dört yüz kişinin arasında, sonradan meşhur olacak Ebû Hü­reyre de (r.a.) bulunuyordu



















Hayber mezarlığı- şehitlik






bknz: 


FEDEK ARAZİSİ VE FEDEK YAHUDİLERİ:


FEDEK YAHUDİLERİ'NİN TESLİM OLMASI:

Bugünkü adı Hâit olan Fedek, Medine’ye yaklaşık 150 km. (iki konak mesafe)uzaklıkta olup, Medine ile Hayber arasında bir Yahudi köyüdür.

Fedek Yahudileri, birkaç kere diğer Yahudilerle birleşerek Medine üzerine yürümeyi kararlaştırmışlar, ancak buna muvaffak olamamışlardı. Hz. Peygamber (asm) Hayber’in fethinden sonra ensardan Muhayyesa b. Mesud’uFedek halkına İslam’a davet için gönderdi.

Fedek Yahudileri, Resûlullah'ın elçisi Muhayyısa'nın sulh teklifini önce kabul etmediler. Sonra Peygamber Efendimizin üzerlerine yürüyüp, Hayber Yahudilerinin uğradıkları akıbete uğrayacaklarından korkup bu görüşlerinden vazgeçtiler ve sulh teklif ettiler. Peygamber Efendimiz onların bu teklifini kabul etti. (Ibn-i Hişam, ., c. 3, s. 368.)

Yapılan anlaşmaya göre, kanları bağışlandı. Arazilerinin yarısı kendilerine bırakıldı, diğer yarısı ise Peygamber Efendimize mahsus kılındı. Diğer Müslümanlar arasında bölüştürülmedi.

Hz. Peygamber (asm) Fedek gelirlerini Haşr:6 ayeti doğrultusunda misafir ve yolcular için tahsis etmişti. Hz. Ömer (r.a.) hilafeti zamanında, Ebu’l Heysem Malik b. Et-Teyyihan ile ensardan Sehl b. Ebi Hayseme ve Zeyd b. Sabit’i Fedek’e gönderdi. Bunlar Yahudilerin elinde kalan toprakların değerini tespit ettiler, topraklarının maddi değeri kendileri ödendi.

FEDEK ARAZİSİNİN MİRASA KONU OLMAMASI VE TARTIŞMALAR

Hz. Peygamber’in (asm) vefatından sonra hanımları, Hayber ve Fedek’teki Resulullah’ın (asm) hisselerinden miraslarını istemek için Hz. Osman’ı (r.a.), Hz. Ebubekir’e (r.a.) gönderdiler. Bunun üzerine kendisi de Hz. Peygamberin (asm) eşlerinden birisi olmasına rağmen Hz. Aişe (r.a.),

“Allah’tan korkmuyor musunuz? Sizler, Resulullah’ın (asm) şu hadisini işitmediniz mi? 'Biz Peygamberler miras bırakmayız. Bizim bıraktıklarımız sadakadır. Bu mallar, Muhammed’in ailesinin ani ihtiyaçları ve misafirler için sarfedilir. Ben öldükten sonra bu mallar, benden sonra iş başına geçen kimsenin tasarrufundadır.' ” (Buhari, Feraiz, 3, İ’tisam, 5)

Hz. Peygamberin hanımları, bu sözler üzerine isteklerinden vazgeçtiler.

Resulullah’ın (asm) kızı Hz. Fatıma (r.a.), Ebubekir es-Sıddık (ra)’ın yanına gelerek ona,“Sen öldüğünde sana kim varis olur?” diye sordu. Hz. Ebubekir (r.a.)"Evladım ve ailem.” diye cevap verdi. Bunun üzerine Fatıma (r.a.)“O halde sana ne oluyor da, Resulullah’a (asm) bizden başkasını varis yapıyorsun?" Buna karşılık Hz. Ebubekir (r.a.):
“Ey Resulullah’ın kızı! Allah’a yemin ederim ki ben, babandan ne altın ne gümüş ne şu ne bu miras aldım.” dedi. Fatıma (r.a.) ise:
“Hayber’deki hisselerimiz Fedek’teki sadakalarımıza ne oldu?” deyince Hz. Ebubekir:
“Ey Resulun kızı! Ben Resulullah’ın (a.s.) 'Bunlar, Allah’ın hayattayken bana yedirdiği bir lokmadır; ben öldükten sonra bunlar, Müslümanların ortak malıdır.' dediğini işittim.” (Buhârî, Meğâzî, 14; Müslim, Cihad, 49; Ebû Davud, İmâre, 1) diye cevap vermişti.

Hz. Ebubekir’den (r.a) sonra, Hz. Ömer (r.a.), Hz. Osman (r.a.) ve Hz. Ali’de (r.a.) halife olduklarında Fedek’in gelirlerini Resulullah’ın (asm) sarfettiği yere harcamışlardır.

Hz. Ömer (ra), Fedek arazisini Ehl-i Beyt'e tahsis etmemiş, ancak idare ve intifa hakkını kendilerine vermiştir. Bu uygulama, devlet başkanının takdir yetkisi dahilinde olan bir durum olduğundan ötürü, burada Hz. Ebu Bekir (ra)'e bir muhalefetten söz edilemez.

NOT: Fedek arazisi kendi mülkleri bulunmayan Muhacirlerle, ihtiyaç içindeki Medineli üç Sahabeye taksim edilmiştir (er-Râzî, et-Tefsîru'l-Kebîr, XXIX, 284-285).